1. Giriş Marka hakkı, sahibine tescil kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde münhasıran kullanma yetkisi tanır. Ancak bu hakkın korunması, marka sahibinin haklarını etkin bir şekilde kullanmasına bağlıdır. Marka sahibinin, haklarına yönelik ihlallere karşı uzun süre sessiz kalması durumunda, belirli şartlar altında bu haklarını kullanması kısıtlanabilir. Bu duruma "markaya sessiz kalma" ilkesi adı verilir.
2. Hukuki Dayanak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25/6. maddesi, markaya sessiz kalma ilkesini açıkça düzenlemiştir:
"Marka sahibi, markasının tesciline açıkça rıza göstermemiş olmak kaydıyla, önceki marka ile aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren sonraki marka tesciline karşı, aradan beş yıl geçtikten sonra, bu markanın kullanımına sessiz kalmışsa, hükümsüzlük talebinde bulunamaz."
3. Sessiz Kalma Koşulları Bir marka sahibinin sessiz kalma nedeniyle hükümsüzlük davası açma hakkını kaybetmesi için aşağıdaki koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
· Önceki marka ile sonraki marka aynı veya benzer olmalıdır.
· Markalar aynı ya da benzer mal veya hizmetler için tescil edilmiş olmalıdır.
· Sonraki marka, en az beş yıl süreyle kullanılmalıdır.
· Önceki marka sahibi, bu süre içinde markanın kullanımını bilmesine rağmen herhangi bir itirazda ya da dava yoluna başvurmamış olmalıdır.
4. Hukuki Sonuçlar Marka sahibi, yukarıda belirtilen şartlar altında beş yıllık sessiz kalma süresini doldurmuşsa, artık hükümsüzlük davası açma hakkını kaybeder. Bu durum, marka hakkının zımnen (örtülü olarak) kullanılmasına rıza gösterilmiş sayılması anlamına gelir.
5. İstisna: Kötü Niyet Sınai Mülkiyet Kanunu madde 25/6 hükmünde açıkça belirtilmemiş olsa da, Yargıtay içtihatları çerçevesinde, sonraki marka sahibi kötü niyetli ise, sessiz kalma süresi işlemez. Yani, önceki marka sahibi, kötü niyetli bir başvuruya karşı beş yıl geçse bile dava açabilir.
6. Yargı Kararlarından Örnekler Yargıtay, markaya sessiz kalma konusunda birçok kararında şu hususları vurgulamaktadır:
· Sessiz kalma süresinin başlangıcı, marka sahibinin sonraki markanın kullanımını öğrendiği tarihtir.
· Ticaret sicil kayıtları, sosyal medya, internet siteleri gibi unsurlar marka sahibinin bilgi sahibi olduğunu gösteren delil olabilir.
· Beş yıl boyunca hiçbir uyarı, ihtarname ya da dava açılmamışsa, bu durum zımni rıza olarak değerlendirilir.
7. Sonuç Markaya sessiz kalma ilkesi, marka hukukunda dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkeleri ile yakından ilgilidir. Marka sahiplerinin, haklarını zamanında ve etkili şekilde korumaları gerekmektedir. Aksi takdirde, uzun süre sessiz kalınan markalara karşı hukuki koruma yolları kapanabilir. Ancak kötü niyetin varlığı halinde, bu ilke uygulanmayarak marka sahibinin hakkı korunmaya devam eder.
Cengiz SERTTAŞ
Türkiye ve Almanya Barosu Avukatı
Patent Ve Marka Vekili
Adli Muhasebe Bilim Uzmanı