GENEL OLARAK “DEPOSİTİON” SİSTEMİ VE UYGULAMA ŞEKLİ
Amerikan hukukunda, Federal Rules of Civil Procedure (FRCP) kapsamında yer alan deposition, keşif (discovery) aşamasında kullanılan önemli bir delil toplama yöntemidir.
Davanın keşif aşamasında kullanılır. Türk hukukunda ise bu aşama delil toplama aşamasıdır.
Deposition, davanın keşif (discovery) aşamasında, tarafların veya tanıkların yemin altında avukatlarca sorgulandığı bir prosedürdür. FRCP (Federal Rules of Civil Procedure) Rule 30 ve 32 hükümleriyle düzenlenmiştir. Taraf avukatları, ifade veren kişi (deponent) ile birlikte bir masada toplanır; genellikle raportör veya stenograf eşliğinde raporlar tutulur ve/veya video kaydı alınır, bu kayıtlar ise mahkemelerde delil olarak kullanılabilir.
Sistemin amacı, aslında tarafları dava öncesi hukuki gerçeklerle yüzyüze getirmektir.
Böyle olduğunda taraflar birbirlerinin güçlü ve zayıf yanlarını dava öncesinde öğrenirler.
Mahkemeye gelemeyecek veya gelmek istemeyen tarafların ifadelerini yeminli ifade ile aldıklarından mahkemeye doğrudan sunabilirler.
Mahkemede sürprizle karşılaşmayan taraflar mahkeme sonucunu önceden belirleyebildikleri için genellikle görüşmeler sulh ile sonuçlanır.
Mahkemeye, mahkemenin belirlemiş olduğu şekilde (transkript) sunulur. Elbette kayıtlara taraflar itiraz edebilirler. Ancak mahkeme kayıtların dava içinde kabulünü veya reddine karar vermekte serbesttir.
YÖNTEMİN FAYDALARI
Yukarıda da açıkladığımız gibi, yeminli video kayıtları veya raporlar, mahkemede delil olarak kullanılabilir ve taraflar keşif aşamasında yani delil toplama aşamasında gerçeklerle yüzyüze kaldıkları için davaların gereksiz yere uzamasının da önüne geçmiş olurlar. Çünkü herkes ellerindeki delilleri daha önceden bildiği için mahkeme sonucunu da avukatlarından öğrenebilirler. Bu durum sulh yolunun açılmasına yardımcı olur.
Başka bir faydası ise yeminli tanıkların mahkemeye fiilen gidemediği veya gitmek istemediği durumlarda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle mahkemede tanık olarak dinleneceği zamana kadar tanığın tanıklığının fayda getiremeyeceği durumlar söz konusu ile bu kayıtların faydası daha da önem arzetmektedir. Örneğin, 2 ay ömrü kalmış bir kanser hastasının ifadesinin 6 ay sonraki mahkemede dinlenmek istenmesi halinde fiili imkansızlıklar ortaya çıkartabilmekte veya sağlıklı bir kişinin duruşma gününden önceki bir dönemde akıl hastalığına yakalanması veya geçireceği ağır bir kaza durumu ile yoğun bakıma girerek ifade veremez hale gelmesi gibi durumlar olabilmektedir. İşte bu gibi durumların önüne geçen bu yöntem ile kişinin yeminli ifade tutanakları veya video kayıtları mahkemede delil olarak kullanılabilmektedir.
YÖNTEMİN İŞLEYİŞİ
Yöntem, tanıklığına başvurulan kişiye davetiye gönderilmesi ile başlar. Türk hukukunda tanığın duruşmaya daveti gibi yer ve saat bildirilir. Tanığın belirtilen yer ve saatte tanıklığına başvurulur. Soruları taraf avukatları sorar. Birbirlerinin güçlü ve zayıf yanlarını sordukları sorular ile ortaya çıkartmaya çalışırlar. Tüm görüşmeler ya tutanağa geçirilir ya da video kayıt alınır. Genellikle de video kayıt alınır. Görüşmeler sonunda video kayıtlar taraflara verilir. Taraflar kayıtları inceleyerek güçlü ve zayıf yanlarını, ifadelerdeki çelişkileri ortaya çıkartmaya çalışır. Mahkemede kullanılmak istenen transkriptler çıkartılır ve mahkemeye sunulur. Hakim delili kabul etmez ise tanık canlı olarak getirilebilir veya başka çözümlere başvurabilir.
Yöntemin stratejik ve kontrollü kullanımı ciddi bir süre kazanımı sağlar ve mahkeme öncesinde sulh ile hukuki meseleyi bitirir.
TÜRK HUKUKUNDAKİ DAVA ÖNCESİ SULH ÇALIŞMALARINDAN ARABULUCULUK VE 35/A UZLAŞMASI ARASINDAKİ BENZERLİK VE FARKLAR
Hukuk sistemleri, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde farklı yöntemler geliştirmiştir. Türk hukukunda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi çerçevesinde düzenlenen arabuluculuk, uyuşmazlıkların dostane biçimde çözümünü hedefler.
Amerikan FRCP sistemi, dava öncesi delil yaratma amacıyla yapıldığı için sulh çalışmalarından farklıdır. Ancak, genellikle delil yaratma aşamasında taraflar birbirlerinin ellerindeki delilleri ve sunacakları argümanları dava öncesi öğrendikleri için genellikle deposition görüşmeleri sulh ile sonuçlanır. Aslında bu bir nevi hukuki çerçeveleme işlevi de görür ve taraflar davanın sonucunu tahmin edebilirler. Arabuluculukta da taraflar birbirlerine karşı sundukları deliller ile sulh yoluna gitmeye çalışırlar. Ancak arabuluculuk süreci gizlidir.
Aşağıdaki tablo Arabuluculuk, 35/A ve deposition uygulaması arasındaki farkları gösteren bir tablodur.
Unsur |
Arabuluculuk (6325) & 35/A |
Deposition (ABD) |
Amaç |
Uzlaşma, dostane çözüm |
Delil toplama, tanık beyanı alma |
Gizlilik |
Kesin gizlilik, delil olarak kullanılamaz |
Gizlilik yok, doğrudan delil olur |
Üçüncü kişi |
Arabulucu var |
Arabulucu yok, yalnızca kayıt görevlisi var |
Taraf iradesi |
Anlaşma tamamen tarafların özgür iradesine bağlı |
İfade verme zorunluluğu var, yemin altında |
Sonuç |
Uzlaşma sağlanırsa icra edilebilirlik kazanır |
Delil üretir, yargılamaya yön verir |
TÜRK HUKUKUNA UYGULANABİLİRLİĞİ HAKKINDA
Türk hukukunda deposition uygulaması yoktur. Tanık beyanı yalnızca hâkim huzurunda alınabilir (HMK m.240 vd.). Tanığın mahkeme dışında yeminli ifade vermesi öngörülmemiştir.
Olası Avantajlar
- Dava süresini kısaltabilir: Tanıklar önceden dinlense, mahkemede tekrar dinlenmesine gerek kalmayabilir.
- Uzlaşmayı kolaylaştırabilir: Taraflar tanık beyanlarını görünce anlaşmaya daha istekli olabilir.
- Yargı yükünü azaltabilir: Mahkemelerin iş yükü hafifler.
Olası Sakıncalar
- Hâkim denetiminin yokluğu: Türk hukukunda hâkimin delil serbestisi ve yüz yüzelik ilkesi esastır. Hakim dışında alınan yeminli ifadeler, adil yargılanma hakkı açısından sorun yaratabilir.
- Gizlilik ilkesiyle çatışma: Arabuluculuk gibi süreçlerde gizlilik korunurken, deposition şeffaf yapısıyla Türk hukuk kültürüne ters düşebilir.
- Kötüye kullanım riski: Avukatların baskıcı sorguları, tanık haklarının zedelenmesine yol açabilir.
YAPILABİLECEKLER HAKKINDA
Esasen, özellikle arabuluculuk sürecinde olduğu gibi borç/alacak ilişkilerine uygulanabilirliği olan veya bazı ceza davalarında uygulanabilirliği olan deposition uygulaması, ifade alma süreçlerine tarafsız ve yeminli bir arabulucunun katılımı ile oldukça mümkün görünmektedir. Arabuluculuk ve uzlaştırmacılık kurumlarının bir karışımı olacak şekilde görev verilen yeminli avukatlar tarafından bu süreç yürütülüp taraflara verildiği takdirde taraflar bu ifade süreçlerini kendi durumları ile irdeleyip mahkeme aşamasında sulh ile bitecek anlaşmalar yapabilirler. Hatta eğer sulh olma iradelerini kısa süre içinde belli ederler ise arabulucu-uzlaştırmacı karışımı bir deposition avukatına sulh protokolü de hazırlatabilirler.
Kanaatimce basit ceza davalarında ve özellikle ticari davalarda tanık dinleme süreçlerini ve hatta bilirkişi inceleme süreçlerini dava içinden çıkartabilecek ve dava sürecini oldukça kısaltabilecek bu uygulamanın alt yapısı hazırlandığı takdirde Türk Hukuk Sistemimizde yer almasının önünde hiçbir engel de yoktur.
Cengiz SERTTAŞ
Türkiye ve Almanya Barosu Avukatı/Uzman Arabulucu
Patent ve Marka Vekili/Adli Muhasebe Bilim Uzmanı
Kaynaklar
- FRCP 30 ve 32 Kuralları
- https://www.investopedia.com/terms/d/deposition.asp?
- https://www.stimmel-law.com/en/articles/depositions-american-litigation?