Marka hakkı, tescil edildiği mal ve hizmetlerle sınırlı olarak korunan mutlak bir haktır. Ancak kimi durumlarda, markanın sağladığı koruma bu sınırları aşarak, tescilli olmadığı alanlarda da etkisini gösterir. Bu durum, “marka yayılması” (diffusion, brand extension) veya kimi zaman “tanınmış markanın genişletilmiş koruması” olarak adlandırılır. Özellikle tanınmış markaların farklı sınıflarda kullanılmasını önlemeye yönelik bir koruma aracı olan yayılma ilkesi, hem Türk hukukunda hem de uluslararası mevzuatta yer bulmaktadır.
Yayılma, bir markanın yalnızca tescil edildiği mal ve hizmetlerle sınırlı kalmaksızın, başka sınıflardaki kullanımının da engellenebileceği bir tanınmışlık düzeyine ulaşmış olmasıdır. Bu durum, markanın toplumda genel bir bilinirlik kazanması, ayırt edici gücünün artması ve ticari itibarı sayesinde ortaya çıkar. Yayılma, bir tür “tescilsiz sınıflarda da koruma” işlevi görür.
Her yayılmış marka tanınmıştır, ancak her tanınmış marka yayılmış sayılmaz. Yayılma için markanın yalnızca bilinir olması yeterli değil, bilinirliğinin diğer sektörlere sirayet edecek güçte olması gerekir.
Madde 6/4:
“Tescil başvurusundan önce Türkiye’de tanınmış olan bir markanın aynısı veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan bir marka için yapılan başvuru, markanın kapsamadığı mal ve hizmetlerde bile reddedilir.”
Madde 7/1(ç):
“Tescilli markanın aynısının veya benzerinin, markanın tescilli olduğu mallar veya hizmetlerle benzer olmayan mallar veya hizmetler üzerinde kullanılmasına rağmen, bu kullanımın… markanın ayırt edici karakterine zarar vermesi veya markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması durumunda marka sahibi, bu tür kullanımın durdurulmasını talep edebilir.”
• Paris Sözleşmesi (madde 6bis): Tanınmış markalar tescilsiz olsa da korunur.
• TRIPS Anlaşması madde 16/3: Tanınmış markalar, benzer olmayan mal ve hizmetler için bile korunabilir.
Yargıtay, marka yayılmasını özellikle şu durumlarda kabul etmektedir:
• Marka kamuoyunda yüksek düzeyde biliniyor,
• Başvurulan marka farklı bir sınıfa ait olsa bile, önceki markanın çağrışımını taşıyor,
• Yeni markanın kullanımı, önceki markanın ticari değerine zarar veriyor ya da onun tanınmışlığından haksız yarar sağlıyor.
Yayılma ilkesi, markaların ekonomik değerini ve ticari itibarını koruma altına alan bir ileri koruma düzeyidir. Ancak bu koruma sınırsız değildir; tanınmışlık, ayırt edicilik ve sektörel sirayet gücü somut delillerle ispat edilmelidir. Aksi halde, gerçek rekabetin engellenmesi ve küçük işletmelerin baskılanması riski doğabilir. Bu nedenle hem marka sahiplerinin hem de hukukçuların, yayılma iddialarında denge, ispat ve kötüye kullanım riski gibi kavramları dikkatle değerlendirmesi gerekir.
1. Sınai Mülkiyet Kanunu (6769)
2. Paris Sözleşmesi
3. TRIPS Anlaşması
4. Yargıtay Kararları
5. Prof. Dr. Hamdi Yasaman – Marka Hukuku (2022)
Av. Arb. Cengiz SERTTAŞ